NİLÜFER YÜCEDAĞ: YEŞİL FELSEFE
Bilinçli ve öngörü sahibi bireyler tarafından tüm dünyada Çevre dostu / Yeşil işletmelerin artırılmasına ve konuyla ilgili çalışmalara daha çok önem verilmeye başlandı.
Sel, dolu, hortum gibi doğal felaketler, günümüzdeki kadar sıra dışı ve şiddetli olmasa da hep vardı. Pandemi süresince evde kapalı kalmış olmamız ve bununla birlikte günlük hayat koşuşturması içinde olmamamız doğal felaketleri daha yalın bir gözle izlememizi sağladı. Aslında farkındalığımızı artırdı.
Önceden sabah saatlerinde havanın fırtınalı ve yağmurlu olması yalnızca trafikte sıkışıp kalacağımız endişesini akla getirirken şimdi iklim krizi endişesini düşündürmeye başladı. Çünkü pandemide hijyenle birlikte doğa ve canlılar ile olan ilişkilerimizi de sorguladık ve küresel bir felaket anında sığınacak hiç bir yer kalmadığını farkettik.
Pandemi ile iklim krizi karşılaştırıldığında birbirine benzer boyutlar ortaya çıkmakta. Bu boyutlardan biri tüm dünya tarafından, iki konu için de, farklı uygulamalar yapılsa da ortak hareket edilmesi, tüm canlıları ilgilendirmesi, tezat yönleri de olsa önlem almaya zorlaması. Örneğin İklim krizinde eve kapanmak yerine kaçmak veya farklı bölgelere taşınmak durumunda kalınabilir. Seller, hortum, fırtına, dolu, deprem gibi felaketler daha da sıklaşmaya başladığında nasıl bir stratejik plan hayata geçirilmeli? Bu stratejik planın gerekliliği tüm dünya için geçerli. Bazı ülkelerin, kentlerin sular altında kalabileceği belirtiliyor.
“Yeşil Felsefe Akımı” başlatılmalı
Özellikle turizm nasıl yapılacak? Sel, fırtına vb. yolculukları ve taşımacılığı engelleyebilir, tarihi eserler sular altında kalabilir. Değişen iklim sebebi ile fırtınada veya aşırı sıcaklarda doğa turları, kültür turları ve deniz tatili tercih edilmeyebilir.
1918 yılında yaşanan bir pandemi örneği bulunmasına rağmen bir sonraki nesile yol gösterici hiç bir şey kalmamış olacak ki tüm dünya Covid-19’a hazırlıksız yakalandı.
Bilim insanları iklim krizi için on yılımızın kaldığını söyleyeli bir kaç yıl oldu. Hatta günümüzde bile bir çok sıra dışı doğa felaketi yaşamaktayız.
Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) 2021 yılında yayınladığı rapora göre, 2025’e kadar, dünyanın, sanayi öncesi seviyelerinin 1.5C derece üzerinde ısınması ihtimali %40 oranında.
Belki doğayı eski haline getiremeyeceğiz ama hayatımız süresince iklim krizini biraz daha yavaşlatabilir ve bir sonraki neslin hayatını nasıl sürdürebileceği konusunda yol gösterici olabiliriz.
Günümüzde, sürdürülebilir bir yaşam ve doğayı koruma felsefesi misyonu taşıyan yeşil pazarlama anlayışı geliştirildi. Bununla birlikte, Yeşil Ürün, Yeşil Reklam, Yeşil İletişim, Yeşil Ofis, Yeşil Halkla İlişkiler, Yeşil Tüketici ile yiyecek-içecek işletmelerinde Yeşil Restoranlar; satış ve dağıtımda Yeşil Fiyat, Yeşil Etiket, Yeşil Paketleme, taşımacılıkta Yeşil Dağıtım, Yeşil Taşıma gibi yeşil sistemler ile turizmde Yeşil Oteller ve Yeşil Tur Operatörlerini görmeye başladık. Bunlarla birlikte Yeşil Kentler, Yeşil Mahalleler, Yeşil Üniversiteler, Yeşil hastahaneler artmaya başladı.
Yeşil Ekonomi kapsamına giren tüm bu konularda araştırmalar ve çalışmalar yapılmasının artırılması, eğitimler ve seminerler düzenlenmesi, Türkiye’de eko dostu işletmeler ve kurumların artırılması, sağlık ve tasarruf içeren bir yaşam tarzı oluşturulmasına katkı sağlar.
Yeşil Felsefe anlayışına sahip işletmeler ve uygulamalar ile tüm canlıların ortak yaşam alanı olan dünyayı ve doğayı eski haline döndüremesek de korumak mümkün.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)