TERMAL SAĞLIK TURİZMİ (BALNEOLOJİ, KAPLICA AMAÇLI KULLANIM)
Yapılan arkeolojik çalışmalara göre, termal sular yaklaşık 10 Bin yıldan fazla süredir birçok topluluk tarafından kaplıca amaçlı tedavi için kullanılmaktadır.
Dünyadaki Mevcut Duruma Bazı Örnekler;
Termal turizm amaçlı olarak Almanya ve Macaristan’a 16 Milyon kişi, Rusya’ya 7 Milyon kişi, Fransa’ya yaklaşık 1 Milyon, İsviçre’ye 1,2 Milyon kişi yılda gitmektedir. 125 Milyon nüfuslu Japonya’nın sadece Beppu şehrine yılda 11 Milyon kişi termal turizm amaçlı olarak gelmektedir.
Baden Baden Kaplıcaları/ALMANYA Das Leuze Kaplıca ve Rekreasyon Tesislerini (Stuttgart/Almanya) yaz aylarında günde 8000 kişi ziyaret etmektedir. Bu rakam, yıllık ortalama 3000 kişi/gün olmaktadır. Japonya’da 1500 adet kaplıcada 100 milyon geceleme kapasiteli termal turizm yapılmaktadır. Beppu’da 1000 litre/saniye jeotermal su termal turizm amaçlı kullanılmaktadır.
Amerika’da yaklaşık 10.000 yıldır kullanılan, Kızılderili kültüründen gelen termal turizm amaçlı 350 adet kaplıca vardır. Bu kaplıcalardan yılda 16 Milyon kişi yararlanmaktadır.
Türkiye’deki Termal Turizmin Mevcut Durumu ve Termal Suların Özellikleri;
Güzelleşmek ve daha sağlıklı olmak, vücut direncini artırmak, ağrılardan kurtulmak, stresten uzaklaşmak, bedeni ve zihni dinlendirmek için, kaplıcaların kullanımı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmaktadır.
Kaynak zenginliği açısından Dünyada ilk 4 ülke arasında yer alan Türkiye’nin termal suları, hem debi ve sıcaklıkları hem de çeşitli fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Avrupa’daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşımaktadır.
Ülkemizde debileri 2-350 lt/sn arasında değişen 1300 dolayında jeotermal kaynak bulunmaktadır.
Türkiye’de, 520 adet kaplıcadan yılda 23 Milyon kişi birçok hastalığın tedavisinde, rehabilitasyon ve dinlenme (tatil) amaçlı olarak faydalanmaktadır.
Tıpta ‘termomineral sular’ olarak adlandırılan termal suyun kaplıcada kullanılabilmesi için o suyun yeraltından çıkan doğal termal su olması, sıcaklığının 25 derecenin üzerinde bulunması, litresinde ise en az 1 gram mineral bulunması gerekmektedir (Bazı haller hariç).
Uzmanlar, ister müzmin bir rahatsızlığı olsun, isterse sağlıklı herkesin hastalık durumlarında tedaviyi güçlendirmek, sağlıklı durumlarda ise bağışıklık sistemini güçlendirmek için yılda en az bir kez kaplıca kürü almasını önermektedirler.
Kaplıcaların tedavi maksatlı olarak önerildiği hastalıklar:
* Romatizmal hastalıklar
* Solunum sistemi hastalıkları
* Cilt hastalıkları
* Kas iskelet sistemi hastalıkları
* Kalp dolaşım sistemi hastalıkları
* Mide bağırsak hastalıkları
* Böbrek ve idrar yolları hastalıkları
* Kadın doğum hastalıkları
* Nörolojik hastalıklar
Türkiye’de ortalama %70, dünyada ortalama %60 romatizmal hastalıklar, genel kas ve yorgunluk ağrıları üzerinde etkili olduğu bilinen kaplıca tedavisinin bir diğer önemli etkisi de hastanın yaşam kalitesini yükseltmesi ve yaşantısını aktif sürdürebilmesi için bağışıklık sistemini arttırması ve rehabilitasyon sağlamasıdır.
Arınma ve temizlenmeyle birlikte bünyenin güçlenmesi, dolayısıyla kişilerin hastalıklarının kötüleştirici etkilerini üzerlerinden atmaları nedeniyle kaplıca son dönemde “detoks” olarak da tanımlanmaktadır.
Ayrıca kaplıca tedavisi almak için belirli bir yaş sınırının olmamasına dikkat çeken uzmanlar ileri yaştakiler ve çocukların da kaplıcalardan rahatlıkla kür uygulaması alabileceğini belirtmektedirler. Çocuklarda saman nezlesi, astım gibi üst solunum yolu rahatsızlıklarında kaplıca kürlerinden yararlanılmakta iken yaşlılarda yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan birçok kronik rahatsızlıkta, örneğin hipertansiyon, kroner kalp hastalığı, diyabet (şeker hastalığı), kronik akciğer hastalığı gibi durumlarda kaplıca kürlerinin olumlu etkileri kanıtlanmıştır.
Hastalıkların çeşidine göre uygun kaplıca suyunun (termal su) seçimi, yararlanma teknikleri ve süreleri bir uzman tıp doktoru tavsiyesiyle yapılmalıdır. Kaplıca, termal kür uygulaması bir uyarı ve uyum tedavisi olduğundan belirli bir zaman aralığında gerçekleştirilir ki bu süre genelde en az 10 gün, en uygunu 15 gündür.
Yine kaplıcalardaki ideal termal su sıcaklığı 37-41°C’dir ancak bazı durumlarda (çocuklar ve yaşlılar hariç) 40°C’lik banyolar da önerilmektedir.
Kaplıcalarda termal mineralli sulardan sonra en sık kullanılan diğer bir tedavi unsuru; sudan biraz daha farklı termo fiziksel özellikleri bulunan (peloid) şifalı çamurlardır. Ülkemizde birçok kaplıcada şifalı su ve banyo terapisi uygulanabilmektedir.
Türkiye’de bulunan bazı termal tesislerde, hem süre hem de tedavi nedeniyle ekonomik faaliyet, deniz, kum, güneş turizminden yaklaşık iki katı daha büyük olmaktadır.
Yani kişi başına (bir tedavi döneminde 10-15 gün) 2000-2500 ABD Doları gelir kabul etmek mümkündür.
Termal Turizm için ülkemize gelen kişiler turizm, tedavi ve konaklama için harcama yaptığından, bıraktığı döviz diğer (deniz, güneş) turizm dallarında gelen turistlerin bıraktığı dövizden çok daha fazladır.
Termal Suyun Denizle Birleştirilmesinin Avantajları;
Deniz ile termal su tedavisi birleşerek aile bütünlüğü sağlanmaktadır. Böylece gençler ve yaşlılar birlikte deniz ve termal tedaviden faydalanmaktadırlar.
Türkiye, Termal Su ile Denizin Buluştuğu Nadir Ülkelerdendir
Ülkemizde termal turizm ile denizin entegre kullanılabileceği yerler olarak; Çeşme, Kuşadası, Seferihisar, Bodrum, Edremit, Kestanbol, Dikili, Aliağa vd. örnek verilebilir.
Neler Yapılabilir;
Türkiye’de kaplıca amaçlı olarak (~40ºC) 50 Bin litre/saniye jeotermal su üretilmesi, tahmini bir potansiyel değerdir.
Bu da termal su potansiyelimizden ve kaplıcalardan günde en az 8 milyon kişinin yararlanması demektir.
Türkiye’de bu potansiyelin değerlendirilmesi için; termal tesis için gerekli arsa Hazine, Valilik ve Belediyeler tarafından temin edilip yatırımcıya kiralanarak, yine Valilik ve Belediyelerin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın desteği ile, jeotermal termal su üretim kuyusu, taşınması, dağıtımı, reenjeksiyonu ve benzeri sistemleri kurup işletmesi, ucuz ve uygun termal su ücreti karşılığında sağlanmalıdır (İtalya ve Almanya örneklerinde olduğu gibi).
Özel İdare, Belediye ve Özel Sektör birlikte veya Belediye şirketleri rekreatif ve termal turizm amaçlı bu tür tesisleri kurup işletmelidirler (Almanya ve İtalya’da Kamu, Belediye Şirketlerinin yaptığı gibi).
ALMANYA VE İTALYA’DA BULUNAN BAZI KAPLICA VE TERMAL SAĞLIK TESİSLERİ HAKKINDA BİLGİ
Münih’e 100 km mesafede bulunan Bad Füssing termal tesisleri bir şehir özelliğindedir.
4 tane büyük kür merkezi, bir kaplıca şehrinin ihtiyacı olan oteller, kür parkları, binicilik parkları, sanatoryum, hastane, klinik oteller, konser salonları, ibadet yerleri ile bir bütün olup, 70 km²’lik bir alana yerleşen Bad Füssing’de 23.000 yatak bulunmaktadır.
Ayrıca bölgede bulunan, bazı otellerin içerisinde kaplıca ve termal su tedavisi ile ilgili birimler bulunmaktadır. Bazı oteller ise bu tür ihtiyaçlarını ve hizmetlerini otel dışında bulunan tedavi maksatlı tesislerden almaktadırlar. Bad Füssing tam bir kaplıca şehridir. Jeotermal su sıcaklığı 57°C’dir ve bir şebeke ile termal su dağıtılmaktadır. Termal su üretim ve dağıtımını bir birlik üstlenmiştir. Ağırlıklı olarak kamudan oluşan bu birlik; Valilik, Belediye ve bu suyu kullananlardan oluşmuştur. Bad Füssing termal tesisleri Avrupa’nın en büyüklerinden birisidir.
Bir kür merkezindeki büyük termal havuzların toplam alanı, 10.000 m²’ye kadar ulaşmaktadır. Bunlar yerel yönetimler tarafından yapılmıştır. Oteller ise özel sektörün kurduğu tesislerdir. Bad Füssing tesisleri yaz-kış çalışmaktadır ve buraya gelen insanlar tedavi, dinlenme ve eğlenme ihtiyaçlarını burada gidermektedirler.
Bu bölgeye yakın bulunan Bad Griesbach termal tesisleri golf turizmine entegre olmuş tesislerdir. Oteller ve kür merkezleri birbirine yer altından büyük galerilerle bağlanmıştır. Oraya araba, otobüs vb. ile gelen tedavi edilecek kişi hiç etrafla temas etmeden yağmurla, rüzgarla karşılaşmadan otellere ve kür merkezine ulaşmaktadır
Bütün oteller birbirine yer altından bağlanmıştır ve Bad Griesbach Tesisleri yeni kurulmuştur ve burada yılda yaklaşık 1 milyon geceleme yapıldığı öğrenilmiştir. Yaklaşık ziyaretçi sayısı yılda 150.000 kişidir.
Bir başka örnekte Münih yakınlarında bulunan Erding Termal tesisidir. Bu tesis daha çok rekreatif amaçlı, çatısı kapanıp, açılan bir kaç termal havuz ve etrafıyla Avrupa’ya ve özellikle Münih’e hizmet etmektedir. Avrupa’nın en büyüğüdür. Özel sektör tarafından kurulmuştur ve karlılığı yüksek bir tesis olarak kendisini göstermektedir.
Ayrıca 60°C’lik jeotermal su 3000 metre derinden üretilmektedir. Bu suyla Erding’te 4000 ev ısıtılmaktadır. Bu iki tesiste de reenjeksiyon yoktur.
Almanya’da bulunan 241 adet kaplıca tesisi yani termal turizm tesislerinde direkt ve indirekt yaratılan ekonomik faaliyet yılda 27 Milyar Euro civarındadır.
Almanya’daki Kür ve Tedavi Merkezlerinin sayısı 241’dir. Bu tesislerdeki geceleme sayısı 65 Milyon, toplam ziyaretçi sayısı ise yılda 16 Milyon’dur.
İtalya’nın Padova bölgesinde bulunan Abano termal’de 130 tane otel bulunmaktadır. Otellerin çoğunda kendi içerisinde kaplıcaları, tedavi, çamur banyoları termal havuzları, inhalasyon birimleri, küvet birimleri bulunmaktadır.
Abano Termal Turizm Şehrinde 1000 l/s’ye kadar reenjeksiyon yapılmayan jeotermal su üretilip, dağıtılmaktadır. Yine üretim ve dağıtım sistemini Valilik, Belediye ve Otelcilerden oluşan bir birlik kar amaçsız olarak yapmakta ve 80°C’deki jeotermal suyu 0,2 Euro/m³’e satmaktadır.
İtalya’nın termal turizmden sağlamış olduğu gelirin yılda 4,5 Milyar $ civarında olduğu öğrenilmiştir.
Abano Terme bir şehir özelliğindedir. Burada da yine tedavi birimleri, oteller, oteller içerisindeki kaplıcalar, konser salonları, ibadet yerleri, bir şehirde bulunması gereken her türlü alışveriş, eğlenme ve dinlenme birimleri ile Abano Terme bir termal kaplıca şehri olmuştur ve oteller kendi büyüklüklerine göre ihtiyaçlarına göre arsa seçmişler ve o bölgeye yerleşmişlerdir.
Abano Terme’de 200’ün üzerinde jeotermal kuyu açılmış ve burada yer alan jeotermal kuyular birbirine bir şebeke gibi bağlanarak kullanılmaktadır. Oteller bu termal su ile de ısınma yapmaktadırlar.
Abano Terme ile Bad Füssing Termal Turizm Şehri Avrupa’nın en büyüklerindendir ve bu termal şehirlere gelen konaklayan insanların en az %70’i kaplıca maksatlı olarak, tedavi amaçlı olarak gelmektedir. Bu tesisler yaz-kış doludur. Tedavi ve konaklama giderleri Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar yüksektir. 4 yıldızlı bir otelin gecelik indirimli sadece konaklama bedeli 120 Euro’nun üzerindedir.
Dolayısıyla Türkiye’de kurulacak olan Termal Turizm Tesisleri ile Avrupa’dan ve Arap ülkelerinden gelecek tedavi maksatlı kaplıca turistlerinin ihtiyaçları rahatlıkla karşılanabilecek ve işletilebilecektir. Bunun için Türkiye’de her türlü alt yapı (termal su, güzel tabiat, güneş, uygun iklim, tarihi zenginlik ve hava ulaşımı) bilgi birikimi, teknoloji, hizmet anlayışı mevcuttur.
Termal, Kaplıca Turizmi Türkiye İçin Bir Şanstır.
Kaynak:
F. Prof. Orhan Mertoğlu
Türkiye Jeotermal Derneği Yön. Kur. Başkanı
https://www.jeotermaldernegi.org.tr
“Türkiye Jeotermal Derneği” Tarihçe ve Amaç
Jeotermal kaynakların araştırılması ve kullanımı ile ilgili çalışma ve uygulamalar son yıllarda ülkemizde hızla gelişip jeotermal sektörünü yaratmıştır.
Sektörde ihtiyaç duyulan uzmanları bir araya getirmek suretiyle; Ülke sanayi ve teknolojisine, ekonomisine, ekolojisine, turizmine ve toplum sağlığına olumlu katkılarda bulunabilecek bu ulusal potansiyele dikkatleri çekmek, jeotermal enerjinin bilimsel ve teknolojik, ekonomik boyutlarda doğru olarak kullanımını ve yararlanılmasını sağlamak amacı ile 1992 yılında Jeotermal Derneği kurulmuştur.
Derneğin ismi 2908 sayılı Dernekler Kanunu’nun 65. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nun 27.02.1997 tarih ve 97/9182 sayılı kararı ile “Türkiye Jeotermal Derneği” olarak değiştirilmiştir.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)